Kütüphanemden

Orhan Pamuk- Cevdet Bey ve Oğulları

ein Bild
Farkında mısınız bilmem. Son yıllarda tarihle roman çok iç içe girmeye başladı. Tarihi roman diye tabir ettiğimiz roman türündeki yayınların sayısı artı. Bu, tarihin romanla iyi harmanlanabilmesinden mi, yoksa romanın tarihe ilgi duymasından mı bilinmez; ama bu tür romanların gerçekten büyük rağbet gördüğünü söylemek hiç de yanlış olmaz. Şu Çılgın Türkler, bu türün en güzel örneklerinden birini oluşturmayı başardı...
 Sadece ülkemizde değil, dünya çapında da geniş bir ilgi başladı tarihi romanlara.Boşuna değil bu ilgi. İnsanlar edebiyatla iç içe olduklarında, tarihi de, coğrafyayı da bir arada yaşamanın hazzını duyuyorlar bu tür kitaplarda. Sadece kitap için geçerli değil bu söylediklerim. Yeni çekilen  televizyon dizilerinde de görebilmek mümkün bu etkiyi. Hatırla Sevgili, Elveda Rumeli, Kırık Kanatlar bunlardan sadece bir kaçı. Uzun lafın kısası, geniş bir kesimin tarihe olan ilgisi ve tarihi bir yerlerde kullanabilme arzusu her geçen gün artmaya başladı.
Tam bir tarihi roman diyemeyiz Cevdet Bey ve Oğulları için. Çok fazla yer verilmemiş kitapta tarihe. Bazı zaman zarflarında aktarılan gazete başlıkları ve diyalog içerisinde verilen tarihi olaylarla yetinmiş Orhan Pamuk. Daha çok edebi bir roman olarak göze çarpıyor. Her ne kadar tarihe az yer verilmiş olsa da, tarihten tat aldırıyor Orhan Pamuk. Nasıl mı?.. Psikolojik ve ruhsal tasvirlerle. Daha çok o zamana ait olayların toplum üzerinde, daha doğrusu bir aile üzerindeki etkisiyle yapıyor bunu. Bu ruhsal çözümlemelerle bir anlamda tarihin sadece geçmişin sayfalarında yer kaplayan olaylar topluluğu olmadığını öğreniyor, okuduğunuz her sayfada, edebiyatın tarihe, tarihin de edebiyata kattığı lezzeti tadıtorsunuz. Orhan Pamuk'a dünya çapında ününü yakalatacak olan yazarlığın ilk adımı olan Cevdet Bey ve Oğulları'nın konusu ise şöyle:
Abdülhamitin son yıllarında küçük dükkan sahibi ilk Müslüman tüccarlardan Cevdet Beyin ve oğullarının yüzyıl başından günümüze uzanan üç kuşaklık hikayesi, bir anlamda, Türkiye Cumhuriyetinin özel hayatının da hikayesidir. Nişantaşılı bir ailenin serüvenleri üzerinden ev içleri, yeni apartman hayatı , Batılılaşan büyük aileleler, Beyoğlu'na çıkıp alışveriş etmeler, radyo dinlenen Pazar öğleden sonraları...Bu yoğun günler ve sürekli bir şeylerin peşinde koşma isteği, kararsızlık, eski günlere özlem, giderek karmaşıklaşan aile içi ortam, yavaş yavaş yitirilen saygı ve toplumsal alanda yapılan değişiklikler.. Ve bunların bir ailenin üç kuşaklık mazisine etkileri... Orhan Pamuk, sizi geçmişin yaşamından izlerle buluşturuyor...  
Can Dündar-Bülent Çaplı- ''İsmet Paşa''

ein Bild
Tarihin bilmediğimiz yönleri, tanımadığımız kişileri, hatırlayamadığımız olayları, duymadığımız konuları vardır. İsmet Paşa'yı okurken, bir anlamda bunların karşılığını aldım. İsmet Paşa'nın ilk stajına gittiği 1910 yılının Şubat ayından başlıyor kitap. Bunun öncesinde Kazım Karabekir'in mektubu... ''Gözüm nuru İsmet'im'' başlığı taşıyor. Sadece birer subay ordusu olmayan insanların yaşamından kesitler sunuyor. Kitapta anlatılanları ayrıca belgeselinde de bulabilmek mümkün. Can Dündar'ın sesinden anlatılan bu belgeselde görüntüler iyi seçilmiş. Sade bir üslup, akıcı bir dil, iyi bir kitap, güzel bir belgesel... İşte İsmet Paşa...
Savaşlar kazanmış muzaffer bir kumandan...

İnatçı bir diplomat...

Cumhuriyet kurmuş bir devlet adamı...

Kafasında 40 tilkiyi kuyruklarını birbirine değdirmeden gezdiren bir politikacı...

İdeal bir eş...

Örnek aile babası...

Kimine göre ise tek parti döneminin astığı astık, kestiği kestik diktatörü... Ülkenin unutulmaz 'Milli Şef'i...

Hayranları kadar düşmanları da oldu; sevenleri kadar nefret edenleri de...

Ama kimse onu görmezden gelemedi.

Bu belgesel-kitap '2. Adam'ı görmeyenlerle, görmezden gelenlerle yeniden tanıştırıyor.
(Tanıtım yazısından)
Sunay Akın- ''İstanbul'un Nazım Planı''

ein Bild 
Her zaman şair olmak yetmez. İnsanlar şair kimliğini düz yazıda da tatmak ister. Sunay Akın bu ihtiyacı karşılıyor. Sadece bir şeyler yazmak için yazmadığını göstererek, bu kitabıyla ''kendini tekrar ediyor'' diyenlere sanki bir cevap veriyor gibi. Sade, güzel bir Türkçe ile yazılmış bir eser. Kısa kısa okuma parçalarından oluşuyor. Paris gezilerinden hiç vazgeçemediği Kız Kulesi'ne, Berberistan'tan işçi kahvelerine ve Agatha Christie'nin o meşhur sırrına kadar pek çok konu var kitapta. Okurken keyif aldığım, her sayfasını büyük bir tat alarak çevirdiğim ender kitaplardan biri...

Saraylardan haber uçar 'bizi de yaz' diye, duymazlıktan gelir.

İnadına gecekondular, Kız Kulesi'ni, işçi kahvelerini yazar.

Yağmur pencerede sırasını beklerken; o şemsiyeleri yazar.

Pembe dizilerde balonlar uçarken; işçi sigaralarının ucunu yazar.

İncili boncuklu kadınlar aynalarda gezerken, o, 'lambalı kadın'ı yazar.

Birileri Hırsızıstan'a damat olurken; hiç üşenmez, Berberistan'ın kanaryalarını yazar.

Yarış atlarına ve süs köpeklerine övgüler düzer birileri; o, atlıkarıncaya içi giderek bakan çocukları yazar.

Bal tutanlar parmaklarını yalarlar; o, denize dökülen simitleri yazar.

Medya hokkabaları para sayma makinalarını ceplerinde taşırken; o, Ahmet Samim'i yazar.

Haydarpaşa'nın işçi tulumuyla dolu gardırobunu yazar.

Ve herkes gecenin bir yerinde söndürmüşken fenerini; Sunay Akın birileri ateşin altını beslesin, karanlık defolup gitsin diye, 'devrim' sözcüğü güzel kitapların ilk sayfasına yazılsın diye, sabahlara kadar beynine fazla mesai yaptırıp, Nazım Hikmet'in gülümseyen bir fotoğrafına bakarak 'İstanbul'un Nazım Planı'nı yazar.

(Arka Kapak)

Metin Uca- ''Her Tuzluğum Var Diyene Hıyarla Yetişemedim''

ein Bild
Hemen hemen çoğumuz ekranların renkli siması olarak tanıdık onu. Türkiye'nin güncel sorunlarına ilgili, kültürlü ve sivri dilli bir karaktere sahipti. Metin Uca, o mizahi üslubunu bu kez kitap sayfalarında kullandı. İlk yazarlık deneyiminde, kendi tarzını yansıtabildiği, sivri dilini yine rahatlıkla kullanabildiği bir tarz kazandırdı kitabına. Yetmedi, kitabın sesli olanını da çıkardı. Kitap, Edebi yönden başarılı, güncel sorunlarla alakalı ve biraz da insan ilişkilerini iyi yansıtan bir kitap olarak göze çarpıyor. 
'Beni ressam yapmadınız, başınıza neler geldi. Bırakın yazsın arkadaş! '

Adolf Hitler

'Daha önce yazdı da okumadık mı! ' desem, kötü kelime oyunu olur. Okumakla gözüm aşınmadı.'

Süleyman Demirel

'Bak yine haddini aşmış. Bu yüzden AB'ye tarif vermezlerse, sorarım ben bu Metin'e! '

Bushbakan RTE

'Bu kitap benim için e=mn2'nin yarısı.'

Albert Einstein

'Yazılanlar bana biraz hizipçi geldi.'

Deniz Baykal

'Zekama en uygun kitaptı.'

George W. Bush

'Metin Uca da bizim kedimizdir. Ben bitirmeden kimse kitabı bitiremez.'

İbrahim Tatlıses

Çok önemli not: Bu kitaptan alıp yedi arkadaşına armağan edenin bütün işleri açıldı. Ama almayıp burun kıvıranın da başına gelmedik kalmadı! Bizden söylemesi!
(Arka Kapak)
Erich van Daniken- ''Tanrıların Arabaları''

ein Bild
Tanrıların Arabaları'nı ilk duyduğumda, benim için en ilgi çekici yanı kitabın ismi olmuştu. İlk düşüncelerim de kitabın saçma bir kurgudan oluşmuş olabileceğiydi. Ancak bu kitabı sekiz-on yıl önce okuyanlar kitabı öylesine övüyordu ki, sonunda merakımı gidermek istedim. Önce kitabın isminden bahsetmek istiyorum. Kitabı okuduktan sonra ismin aslında rastgele ve ilgi toplamak için verilmediğini fark ettim. Çünkü kitapta gerçekten Tanrıların Arabaları'ndan bahsediliyor. Yanlış anlamayın sakın. Daniken'in Tanrı dediği kişiler aslında başka gezegenden gelen başka canlılar. Eski resim figürlerinden yola çıkarak çeşitli tiplerle karşılaşmış yazar. Bu tiplerin kimi kanat takılı, kimi uçan araba üzerinde, kimi günümüz bilim-kurgu filmlerindeki insanlar gibi tasvir edilmiş. Araba diye tabir edilen şey, gerçekten de bu kişilerin kullandıkları araçlara verdiği isim Daniken'in.  Tanrı kavramı da hemen hemen herkesin bildiği gibi eski çağlardan gelen bir kavram. Eski Yunan'da olduğu gibi. Ancak buradaki kavram daha çok Mısır firavunlarına yakın. Güçlü olana tapınma arzusu... Dolayısıyla kitaba Tanrıların Arabaları ismini koymayı uygun bulmuş Daniken. Kitabı okuduktan sonra ismin aslında verilebilecek en uygun isim olduğunu düşünebilirsiniz...
Kitabın özelliğine gelince... Erich van Daniken'in ilginç bir tezle okurun karşısına çıktığı bu kitap, 1968 yılında yayınlanmış ve iki yıl içinde 30. baskıyla birlikte 600.000 adet satmayı başarmış. Dünya çapında bir olay yaratan bu kitap, Time dergisinin tabiriyle ''Danikenitis'' salgınını başlatmış. Kitabın sahip olduğu bu başarı aslında tesadüf değil. Tez o kadar ilginç ki, bilimin henüz bu kadar gelişmemiş olduğu o yıllarda Daniken epey bir taraftar da toplamış.

Erich van Daniken bu kitapta başka gezegenlerdeki canlılardan bahsediyor. Yani bizim uzaylı diye tabir ettiğimiz canlılardan. Kitabı tanımayanlar için, bu tür yazılar ilk başta komik gelebilir. Kitabı okumuş olanlar da tezin aslında, özellikle o yıllar için inandırıcı temellere dayandırılmış olduğunu hatırlayabilir. Kitapta günümüz insan ırkının diğer gezegenlerden gelen başka bir ırk tarafından oluşturulduğunu öne sürüyor ve buna dayanak olarak da mağaralar, kayalar, geçitler üzerine çizilmiş resimleri gösteriyor. Bu resimlerde insan kanatlı bir şekilde, uçarken, ya da ilginç kıyafetler giyerken tasvir ediliyor. Daniken biraz daha ileri giderek Piri Reis'in dünya haritasını örnek gösteriyor. Ona göre o haritanın çizilebilmesi için çok gelişmiş bir teknik gerekiyor. Havadan resim çekebilecek düzeye ulaşmış bir teknik.

Kısacası başka bir gezegenden başka canlılar gelip ilkel insanlardan bazılarını seçip yanlarına alıyorlar. Sahip oldukları araçlar ışık hızına sahip olduğu için, yanlarında götürdükleri insanların o hızda yaşadıkları 8-10 yıl, Dünya'daki yüzlerce yıla eşit. Daha sonra bu ilkel insanlar uzaylı yaratıklarla çiftleşerek günümüz insan ırkını oluşturuyor.

 

 

 

 

 
 
Duyurular
 
*Aralık Dergisi'nin 3. sayısı için çalışmalar başladı.
Yeni açılan sayfalar
 
*Aralık dergisinden. (02.10.2007)
*Arşiv(02.10.2007)
*Sinema (29.10.2007)
*İddaa Canlı Maç Sonuçları (29.10.2007)
İletişim için kullanabileceğiniz adres
 
halil.gulcanan9@gmail.com
hgulcanan05@pau.edu.tr
Şu anda okuduklarım
 
Teknopoli/Yeni Dünya Düzeni-Neil Postman (Paradigma Yayıncılık), Irak'ı Anlamak-William R. Polk- (Ntv), Muhalefet Yıllarında Adnan Menderes-Süleyman İnan (Liberte)
 
Bugün 13 ziyaretçi (18 klik) kişi burdaydı!
Bu web sitesi ücretsiz olarak Bedava-Sitem.com ile oluşturulmuştur. Siz de kendi web sitenizi kurmak ister misiniz?
Ücretsiz kaydol